Haydut, burjuva toplum düzenine uyum saglamayi beceremeyen bir iflah olmazin hikayesidir. Romanla ayni adi tasiyan kahramani, kendini kesfetme yolculugunda daldan dala konan bir bohemdir. Bes parasiz bir avare, gönül celen bir densizdir; ugruna kadinlar ölür. Birinci Dünya Savasinin ardindan herkesin mutlulugu aradigi 20lerin tam ortasinda, ucariligin ve havailigin altin caginda yazildi Haydut. Ne ki dünya edebiyatindaki yerini, yazarinin ölümünden sonra yayimlandiginda alabildi. Robert Walser, Haydutu minyatür bir elyazisiyla kagit parcalari üzerine yazmisti ve önce mikrogram adi verilen bu yazinin desifre edilmesi gerekiyordu. Isvicreli yazar Robert Walserin Haydutu, bugün modern edebiyatin önemli kilometre taslarindan biri olarak degerlendiriliyor.